Yemek Atölyesi
Kasım 2016
5 Kasım 2016 Kinoalı Yeşil Biber Dolması
Öğle yemeği için dolma, salata ve ayran yapılacaktı. İlk önce evde yeterli malzeme olup olmadığı kontrol edildi. 14 kişi olduğundan herkese 2 dolma düşmesi için 28 dolma gerekliydi. 6 dolma olduğundan alışveriş listesine 22 dolma yazıldı. Salata için malzeme, maydanoz, ayran için küçük yoğurt ve dolma için yarım kilo kıyma alınacaktı. Evden kağıt torbalarla yola çıkıldı ve hiç plastik poşet kullanılmadan alışveriş tamamlandı. Eve dönüldü. Abdullah ve İbrahim soğanları ve sarımsakları kesip doğradı. Dolmaların içi oyuldu. Daha sonra Meryem, Abdullah ve İbrahim dolmalara iç doldurdu ve düdüklü tencereye dizdiler. Dolmalar pişerken Meryem ve Güzide havuç ve salatalıkların kabuklarını soydu. Salatalıklar doğranırken havuçlar da rendelendi. Kıvırcık da yaprak yaprak ayrıldı ve yıkandı. Bu üç malzeme karıştırılarak salata hazır edildi. |
Meryem de kıymayı yoğurdu. Şeker gibi 19. yy endüstri devrimi ürünleri ve buğday, pirinç, mısır gibi yaklaşık MÖ 9. yy tarım devrimi ürünleri olan tahıllar, üretim ve tüketimlerinde sağlığa ve çevreye zararlı olduklarından, üstelik tarihteki bu devrimler milyonlarca yıllık insanlık tarihinde ilk defa toplumsal adaletsizlik ve sınıfsal hiyerarşi doğurduğu için pirinç yerine kinoa kullanıldı. Kıymaya kinoa, soğan, sarımsak, kimyon ve kırmızı toz biber eklendi. Son olarak yoğurdun içine su ve tuz katılıp karıştırılarak ayran yapıldı. Dolmalar tabaklara ayran bardaklara koyuldu ve servis edildi. |
12 Kasım 2016
Köfte ve Unsuz Patates Böreği
Köftemizi yoğururken önce, "Biz hayvanların etini neden yiyoruz? Yoksa kötü bir şey mi yapıyoruz?" diye sorguladık. Kısaca besin zincirine geçiş yapıp, aslında hayvanların da otları ve baska hayvanlari yediklerinden ve besin zincirinin bir nevi yardımlaşma kanunu olduğundan bahsettik. Bir çocuğun en iyi öğretmeni ablası/abisidir. Yetişkinlere öğretmenlikten çok eğitmenlik, rehberlik ve en önemlisi örneklik düşmelidir.
Köfteye soğan rendelerken gözlerimizden yaşlar akınca, molekülleri ve o anda inanılmaz bir yaratılışa şahit olduğumuzu hatırladık. Köfteye tuz koymayı son anda hatırlayınca İbrahim’den, oğlu “Seni tuz kadar seviyorum” deyince sinirlenen padişahın masalını dinledik.
Bir de kimyon ile kekiği merak ettik, İbrahim’den kimyon araştırması, Abdullah’dan da kekik araştırması sözü aldık. Kofte yogurmak erkek isidir (et---> av---> avci---> erkek :D ) Isin sakasi bir yana avci-toplayicilarda gercekten de is bolumu genelde boyledir: erkekler avlanir ve eti hazirlayip pisirir; kadinlar meyve, sebze toplar ve/ya bahcecilik yapip kok yumrulari (patatesin akrabalari) getirir ve onlari hazirlar ve/ya pisirirler (cassava ekmegi gibi). Genellikle et ortak paylasilir, ancak her cekirdek aile o ailenin annesi ve kizlarinin hazirladigi meyve/sebze/kokleri yer. Her cekirdek aile kendi sofrasinda yer ancak sofralar butun kabilenin ortak kullandigi cadira yerlestirilir, zira kabile sefininki disindaki cadirlar yalnizca yatak odasi gorevi gorur. Kabile insanlari uyanik vakitlerinin cogunu genelde acik hava ve gunes isigi altinda, topragin ustunde gecirirler. Kabile sefinin ve/ya bilge/saman/ruhani kisisinin cadiri ayni zamanda misafirhane ve kabilenin butun sorunlarinin cozuldugu meclis yahut danisma ofisi yahut saglik klinigi gibi gorevler de gorur. Kabileler genellikle 30 ila 150 kisi civarinda olduklarindan ve baska bir merciye dayanmadan (devlet gelenegine sahip Turk gocebeleri haric) kendi iclerinde bagimsiz, esitlikci ve ozgur yonetildikleri icin yonetimleri daha az karmasiktir, ustelik ruhaniyata vurgulari da cok oldugundan, az materyelle cok islevi gorebilmektedirler. Bazen en huzurlu yasam bicimi sade bir hayattan insani lezzetleri alabilecek bir kulturu, maddi basitliginde gizli mana karmasikligi kainatin yaratilisindaki kaos icindeki duzeni yansitan ve yuzbinlerce yilda etkinligi kanitlanmis bir hikmetten faydalanmayi bilen bir medeniyeti kurabilmekten geciyor. Oyle kompleks bir mana algisi ki, bir kabilenin ruhani kisisi egitimini 40 yasinda hala tamamlayamamistir. Buna karsin endustri devrimi sonrasi global medeniyet, on bin yil evvel tarim devrimiyle baslatilmis bir trendi ivmelestirerek, satafatli hayatlardan nefsani lezzetler alirken kan aglayan halklarin susturdugu vicdanlarin kulturunu, maddi karmasikligi icinde mana ve maksatlari yitirmesiyle kainati ve insani anlamsizlastiran ve tum insanligin atalarinin yuzbinlerce yillik hikmetlerini reddedip onlara "ilkel, geri, tam insanlasmamis" yaftalarini takan bir (guya) "medeniyet"i zorbalik ve dunya tarihinde ilk defa dunya savaslariyla tesis ederek insanin gormus oldugu en huzur yoksunu yasam bicimini neredeyse Dunya'daki tum insanliga dayatmistir. Nasil ki her karanlik gece gun dogumuna gebedir, her serde bir hayir vardir, bu karanlik medeniyetin de icinden endustri devrimi oncesi medeniyetlerin hikmetleri ve Adem asm'dan bu yana yuzbinlerce yildir ayni hakikati yeniyeniden tesis eden vahiy silsilesinin nuru ile bir gunes dogacagina, tum medeniyetlerin harmanindan yepyeni, aydinlik, hikmetli, hakikatli, adaletli bir medeniyetin insanliga bahshedilecegine inanip hic umidimizi yitirmeden fiili ve kavli duada inshaAllah sebat etmeye niyet ediyoruz. |
|
19 Kasım 2016
Gomen ve Mchet
Bu haftanın yemek atölyesini Hatice Hocamızın öğrencisi olan Etiyopyalı Tsegu yürüttü. Bize Etiyopya mutfağından şu iki yemeği gösterdi:
1. Gomen 2. Mchet Bunlar Amharca isimleri. Tsegu'nun yardımcıları İbrahim ve Gülru idi. Yemeklerin yapılışındaki puf noktasi, soğanı çok ince doğradıktan sonra, az bir suyla haşlamaları. Yağda kavurmuyorlar, ki bu da çok daha sağlıklı, çünkü yağ yanmamıs oluyor. Bir de incari adini verdikleri ekmekleri, buğday değil bambaşka bir un ile yapılıyor ve çok ince. Gomen için ıspanak ve patates kullandık. Ispanak yıkanıyor, patates soyuluyor ve soğanlar haşlandıktan sonra sırası ile yağ, ıspanak ve patates konulup pişiriliyor. Ayrıca su eklenmediği için de yemek çok lezzetli oldu. Mchet için yarım kilo kıyma, bir domates ve bir soğan kullandık. Soğanı aynı usulle ince doğrayıp haşladıktan sonra üzerine yağ koyduk. Ardından domatesi ekledik ve kıymayı da ekleyip kavurduk. Zerdeçal da koymak gerekiyor yemeğe ancak temin edemediğimiz için maalesef koyamadık. Tsegu düzenli gelmeye gönüllü olduğu için kismetliyiz gerçi, bir başka sefere erteleyebiliyoruz :)
Bir de mutfaklarında oldukça sık kullandıkları acı biberleri var, bizim yiyemeyeceğimizi düşündüğü için getirmemiş, ancak Afrika'da insanların derilerinin ve kemiklerinin daha sert olmasının biberle bir ilgisi olduğunu düşündüğünü söyledi Tsegu. |